Her yıl bilimin ulaştığı en üst derece araştırmalar Nobel Ödülü’yle ödüllendiriliyor. Aksine, en saçma, en gereksiz bulunan araştırmalaraysa, biraz da alaycı bir üslupla IgNobel ödülleri veriliyor. İngilizcedeki değersiz anlamına gelen “ignoble” sözcüğüyle yapılan bir kelime oyunundan ibaret bu isim. Ödüle gelince, Harvard Üniversitesi’nin bir Nobel parodisi olarak sunduğu bu seremonide, bu yıl kazanan bir Japon bilimci: Kiyoshi Mabuchi. Mabuchi bu ödüle, muz kabuklarının gerçekten çizgi filmlerdeki kadar kaygan olup olmadığını araştırdığı çalışmasıyla layık görülmüş.
Japon Kiyoshi Mabuchi ve çalışma arkadaşları laboratuvarlarında muz kabuğunun sürtünmesini ölçtüler ve neden portakal ya da elma kabuğunun muz kadar tehlikeli olmadığını gösterdiler. Bu yıl 24.sü verilen IgNobeller’de aslında ilk bakışta saçma sapan araştırmalar ödüllendiriliyor gibi görünse de, araştırmacılar aslında son derece ciddi araştırmalar yapıyorlar. Japon bilimcilerin bu çalışması aslında, sürtünmenin ve yağlamanın uzuvlarımız üzerinde ne gibi etkileri olduğunu göstermek amacını taşıyor. Muz kabuğuna kayganlığını veren organik jeller aynı zamanda kemiklerimizdeki eklemlerde de bulunuyor. Mabuchi, çalışmasının eklem protezleri üretmede çok yaralı olacağını söylüyor.
Bu yılın bir diğer ödül kazanan çalışması da sinirbilimleri alanında. Çalışma, tost ekmeği üzerinde Hz. İsa’nın yüzünü ya da benzeri şekilleri görenlerin beyinlerinin araştırılması üzerine. Kanada’daki Toronto Üniversitesinden Kang Lee ve çalışma arkadaşları yaptıkları deneyde, deneklerine televizyondaki karıncalı görüntüde beliren bazı benekler gibi şeyler göstererek onların gördükleri şeyi bir desene benzetmelerini istemiş. Bu eğilime pareidolia (belli belirsiz, düzensiz şeylerin net algılanması) adı veriliyor. Kızarmış ekmek üzerindeki rastgele yanıkların bir yüze benzetilmesi de böyle bir olgu. Kang Lee ve arkadaşları, deneklerinin beyinlerinde hep aynı bölgelerin MRI taraması sırasında, olmayan görüntüleri nasıl varmış gibi gördüklerinde tepki verdiğini gözlemlemişler. Profesör Lee, “İlginç bir biçimde belli belirsiz olan bu “kırçıllı” resimleri peş peşe sıraladığımızda ve deneklerin bunlar arasında herhangi bir şey görmediklerini çıkardığımızda, ortaya gerçekten de bir yüz şekli çıkıyor,” diyor. Fakat burada kişilerin gördüğü şekiller tümüyle kendi deneyimlerine ait. Sözgelimi bir Budist tost ekmeğinin üzerindeki şekli Hz İsa’ya değil de Buda’ya benzetebiliyor.
Ödül kazanan araştırmalar her yıl Olanaksız Araştırmalar Yıllığı (Annals of Improbable Research) adlı dergide yayımlanıyor. Derginin editörü Marc Abrahams, her yıl ödüle yaklaşık 9000 çalışmanın aday gösterildiğini söylüyor.” Bu çalışmaların yalnızca % 10-20’si araştırmacıların kendi başvurusu. Çoğu da ödülü kazanamıyor çünkü komik olmaya çalışıyorlar. Oysa ödül kazananlar genellikle normal bir çalışmaya başlayıp, bir süre sonra yaptıkları işin ne kadar komik olduğunun farkına varan kişiler.”
Bu yıl ödül kazananların tam listesi:
Fizik:
Japon Kitasato Üniversitesinden Kiyoshi Mabuchi ve çalışma arkadaşları. “Yerde duran bir muz kabuğuna basıldığında, yerle muz kabuğu ve muz kabuğuyla ayakkabı arasındaki sürtünme” adlı çalışma.
Sinirbilimleri:
Kanada Toronto Üniversitesinden Kang Lee ve çalışma arkadaşları. “Bir dilim tost ekmeği üzerinde Hz. İsa’nın yüzünü gören insanların beyninde ne olduğunu anlamaya çalışmak” adlı çalışma.
Kamu Sağlığı:
Çek Cumhuriyeti, Charles Üniversitesinden Jaroslav Flegr. “Bir insanın kedi sahibi olması zararlı mıdır?” konulu çalışma.
Biyoloji:
Çek Üniversitesi Yaşambilimleri Bölümünden Vlastimil Hart ve çalışma arkadaşları. “Köpekler kakalarını ve çişlerini yaptıklarında vücut eksenlerini Dünya’nın kuzey-güney jeomanyetik alan çizgilerine göre hizalamalarını dikkatlice belgelemek,” adlı çalışma.
Sanat:
İtalya Bari Üniversitesinden Marina de Tomasso ve çalışma arkadaşları. “Güzel bir resim yerine çirkin bir resme bakanların bir lazer ışınıyla ellerinden vurulduklarında hissettikleri izafi acıyı ölçmek,” adlı çalışma.
Tıp:
ABD, Michigan Devlet Üniversitesinden Ian Humphreys ve çalışma arkadaşları. Kontrol edilemeyen burun kanamalarını kurutulmuş domuz şeritleriyle sararak tedavi ettikleri için.
Kutup Bilimi:
Norveç Oslo Üniversitesinden Eigil Reimers ve çalışma arkadaşları. “Ren geyiklerinin kutup ayısı gibi gizlenmiş insanlara nasıl tepki verdiklerini denemek,” adlı çalışma.
Beslenme:
İspanya, IRTA’dan Raquel Rubio ve çalışma arkadaşları. “Fermante Edilmiş Sosisler için bir probiyotik başlangıç kültürü olarak yetişkin dışkılarından izole edilmiş laktik asit bakterilerini tanımlamak,” adlı çalışmaları.
Ekonomi:
İtalya Milli İstatistik Enstitüsü. Avrupa Birliği’nin istediği ekonomik koşulların iyileştirilmesi hususunda liderliği ele geçirmek amacıyla fuhuş, yasadışı uyuşturucu satışı, kaçakçılık ve kanundışı finansal işlemlerinden elde edilen gelirleri resmi bütçe rakamlarına dahil etmek.