27.000 ışıkyılı uzaklıkta ava çıkan astronomlar, yıldızlararası boşluktaki bir gaz bulutu içinde, karbon bazlı ve dallanmış yapıya sahip garip bir molekül keşfettiler. Kozmik samanlıkta moleküler bir iğne aramaktan farksız olan tarama sırasında araştırmacılar, izopropil siyenit tarafından salınan radyo dalgaları farketmişler. Keşif, yaşam için gerekli olan karmaşık moleküllerin yıldızlararası boşluktan köken alabileceği fikrini akıllara getiriyor.

Şili’deki Atacama Geniş Milimetre/Milimetre-altı Dizisi (ALMA) olarak adlandırılan radyo teleskop kompleksini kullanan araştırmacılar, Yay Burcu’ndaki gazlardan oluşan ve yıldız doğumlarının meydana geldiği B2 adlı özel bölgeyi incelemişler. Cornell, Max Planck Enstitüleri ile Köln Üniversitesi’nden araştırmacıların biraraya gelmesiyle oluşan grubun bulguları ise Science Dergisi’nde yayınlandı.

Çalışma sırasında gözlerini, Samanyolu’nun merkezine yakın sayılan ve karmaşık organik moleküller açısından zengin olduğu bilinen Yay B2 Bölgesi’ne çeviren ekip, ALMA sayesinde daha önceki araştırmalara oranla 10 defa daha yüksek çözünürlük ve hassasiyetle yıldızlararası moleküllere ait yeni parmak izleri bulmaya odaklanabilmiş.

Organik moleküllere, karbon atomlarının düz bir zincir şeklinde dizilerek oluşturduğu tek bir omurgadan meydana gelen bu yıldız-doğuran bölgelerde sıklıkla rastlanır. Ancak karbon yapılı izopropil siyenitin bu dallanmış formunun keşfiyle, yıldızlararası boşlukta böylesi bir moleküle ilk defa rastlanmış oluyor. Bu tespit, yıldızlararası boşlukta meydana gelen moleküller ve bu moleküllerin bazı gezegenlerle buluşmaları olasılığı hakkındaki bilgilerimizin sınırlarını dünkünden daha öteye götürüyor.

İzopropil siyenitin dallanmış karbon yapısı, proteinlerin temel yapıtaşı olan amino asitler gibi, yaşam için mutlak gerekliliğe sahip moleküllerin ortak karakteridir. Yeni keşif, bu amino asitler gibi yaşam açısından vazgeçilmez ve meteoritler üzerinde sıklıkla bulunabilen moleküllerin, yıldız oluşumlarının erken safhalarında, hatta Dünya gibi gezegenlerin oluşumundan çok daha önceleri meydana gelmiş olabilecekleri fikrine ağırlık kazandırıyor.