Yüzyıldan fazla bir süre önce, Syme (Sömbeki) Adası’ndaki evlerine dönen bir grup sünger avcısı, şiddetli bir fırtınaya tutuldular. Fırtına onları rotalarının uzağına attı. En nihayetinde, Antikitera adındaki ufak bir ada yakınlarında, sığ bir bölgeye demir atabildiler. Fırtınayı atlattıktan sonra tayfalar, madem buradayız bilmediğimiz bu yeri araştıralım, dediler. Keşfettikleri şeyse denizden toplayacakları süngerlerden kat be kat değerliydi: binlerce yıl boyunca denizin dibinde biriken tortulara gizli kalmış, antik bir gemi kalıntısı.
Dalgıçlar, dokuz ay süren yoğun çalışmalardan sonra denizden antik dönemden ganimet üstüne ganimet kurtardılar. Suyun yüzüne çıkarttıkları arasında bronz ve mermer heykeller, mücevherat, mobilya, antik cam işleri vardı. Hepsi Yunanistan’da bir müzeye koydu. Bulunan değerleri yadigarlar parça parçaydı, arkeologlar kademe kademe onları birleştirdiler. Nihayetinde heykellerden bir tanesine aitmiş gibi gözüken paslı bir metal yığını çatlayıp açıldı, ortaya çıkan şeyse var olan en karmaşık antika nesneydi: Antikitera Düzeneği
Bu antik saat düzeneğinin MÖ 87 yılında yapıldığı düşünülüyor; ancak anlaşılan bu bahtı kara kargo gemisi batınca MÖ 76 yılında kaybolmuş. Bu bronz aletin bir tür bilgisayar olduğu düşünülüyor: tahminen, gök cisimlerinin konumlarını hesaplamakta kullanılıyordu. Bu düzenek, en az 30 farklı çarktan oluşuyorsa da bazı parçaları maalesef bugünlerde kayıp. İşte bu nedenle, bir dalgıç ve arkeolog ekibi yakın zaman önce tekrar antik gemi enkazına döndü, yeni antikalar bulma umuduyla yeni bir keşif projesine giriştiler.
Enkazı kazmakla geçen bir aydan sonra (ki bu amaçla 150 metre derine dalmaya yardımcı olan, 1.3 milyon $ değerinde bir dış-iskelet dahi kullanıldı) araştırma ekibi merak uyandırıcı bulgulara erişti; dahası kargonun çoğu hala deniz tabanındaki tortuların altında korunmuş haldeydi. Üstüne üstlük, gemi bileşenlerinin (çapa, direk-yelken takımı halkaları) çoğu yerli yerindeydi, bu da diğer parçaların da dağılmadığının deliliydi. Enkazın parçaları deniz tabanında 300 metrelik geniş bir alana dağılmış haldeydi, bu da geminin ilk başta düşünülenden daha büyük, hatta belki de 50 metre uzunluğunda olabileceğine işaret ediyordu.
Bulgular arasında seramik bir sürahi, bronz bir gemi halkası, şatafatlı bir yataktan bir parça bulunuyordu. Ancak en muhteşem hazine, iki metre uzunluğunda dev bir bronz mızraktı. Silah olarak kullanılamayacak kadar ağır olabileceğinden, araştırmacılar bunun tanrıça Atena’ya ait olabilecek bir heykelin parçası olma ihtimali üzerinde duruyorlar. Antikitera Düzeneği’nin kayıp parçaları ise bulunamadı; yine de ekip gelecek yıl araştırmalara devam edecek. Arkeolog Teotokis Teodulu basın bülteninde “Bu bölgenin sırlarını ortaya çıkarmak için çok çalışma yapmamız gerek” diye belirtti.
Kaynak:
http://www.iflscience.com/technology/new-ancient-treasures-recovered-antikythera-shipwreck