Olanaksız denen olayları denemenin elbette bir bedeli var. Böylesi birçok denemenin sonu ölümle de bitebilir. Yine de, insanın içinde olanaksızı başarma isteği ölüme meydan okuyor. Bunun yanında, bazı hatalı kuramların insanlığın önünü kestiği de bir gerçek.
Ünlü yazar Asimov bu konuda bir örnek veriyor: “Aptal, tembel kimyacılar asal gazların bileşimler oluşturamayacağını bir kere akıllarına koydular. Bu nedenle artık hiç kimse bu gazların bileşim oluşturabileceklerini araştırma zahmetine girmedi. Eğer bir şeyin yapılamayacağını herkes biliyorsa onu denemeye gerek var mıdır? Ama yine de, herhangi bir kimyacı ksenon ile floru nikel bir kapta bir kerecik karıştırma zahmetine girseydi… Ancak sıradan bir kimyacı, sıradan bir ksenonu bir parça flor ile karıştırsa ne olur, bilir misiniz? Büyük olasılıkla kötü bir zehirlenme ve ola ki ölüm.”
Florun izole edilmesi uzun yıllar olanaksız olarak düşünüldü, ta ki Ferdinand Frederic Henri Moissian, bunu başarıncaya dek…
Moissian, kendisi de bir kimyacı olan öğretmeni Fremy’nin çalşmalarından susuz hidrojen florürün elektrik akımı geçirmediğini çok iyi biliyordu. Akım geçmesini sağlamak için bir şey eklemek gerekiyordu; ancak bu, pozitif elektrotta yeni bir element ortaya çıkaracak bir şey olmamalıydı. Aklına başka bir florür kullanmak geldi. Moissian, potasyum hidrojen florürü, susuz hidrojen florürde eritti ve hem akım geçiren hem de pozitif elektrotta yalnız flor çıkaracak yeni bir karışım elde etti. Bundan başka, platin ve iridyum alaşımdan yapılmış malzeme kullandı. Bu alaşım flora karşı platinden daha dayanıklıydı. Son olarak da tüm aygıtlarını -50°C’ye soğuttu. Sıcaklık düştükçe bütün kimyasal tepkimeler yavaşlar. -50°C’de florun şiddeti bile yatışmalıydı. Moissian devreyi açtığında eski elektrotta hidrojen baloncukları fokurdamaya başladı, ama artı elektrotta hiçbir şey olmadı. Düşünmeye koyuldu. Pozitif elektrot platin-iridyum kabın içine bir tıkaçtan geçerek sokuluyordu. Bu tıkaç yalıtkan olmalıydı, öyleyse platinden ya da başka bir metalden yapılamazdı; flor ise bu kabı yiyip bitirmişti.
Moissian’a elektrik akımı geçirmeyen ve flordan etkilenmeyen bir şeyden yapılma bir tıkaç gerekiyordu. Düşündü ki, kalsiyum florür minerali, taşıyabileceği bütün flora sahiptir, bu yüzden de flordan etkilenmemelidir. Bunun üzerine kalsiyum florürden tıkaçlar yontarak deneyi tekrarladı. 6 Haziran 1886’da uzun zamandır olanaksızmış gibi görünen, birçok bilim adamının yapılamaz olduğuna inandığı bir şey gerçekleşti. Moissian pozitif elektrot etrafında sarı-yeşil bir gaz elde etmişti. Sonunda flor izole edilmişti.