Fransa’nın en saygın eğitim kurumu olarak bilinen Ecole Normale Supérieure de Paris’ten araştırmacılar Sid Kouider ve Thomas Andrill, uykudayken beynimizin ne kadar etkin olduğunu araştırdı; sonuçlara göre, beynin gece etkinliği uykuda öğrenmeyi etkiliyebiliyor.
Önceki çalışmalar, uyuduğumuzda çevremizden gelenlere kendini kapatmak yerine beynimizin tilki uykusunda olduğunu, böylece kendimizle ilgili önemli bilgiyi yakalayabildiğini göstermişti. Bu, “biri adımızı söyleyince; sabah alarm çalınca, araba geçince, kedi, köpek sesleri ya da saatin ritmik tiktak seslerini duyunca uyanmamız daha olasıdır” anlamına geliyor. İşte, bu bulguları bir adım daha öteye taşımak isteyen iki bilimci; biz uyurken, çevremizden gelen karmaşık uyaranların yalnızca işlenmediğini aynı zamanda karar almada kullanılabilir olduğunu keşfetti. Bilimciler tıpkı, her gün eve doğru araba kullanırken beynimizde olan bitenden esinlendi: “Bir sürü bilgiyi işlemek ve aracı güvenle kullanmayı sağlamak için çok hızlı olmak zorundasınız; ama buna alışıksınız ve çoğu zaman işleyişin farkında bile olmuyorsunuz. İşte bu yaklaşım uyurken karar alma işleyişine uygulanabilir.”
Uyuduğumuzda, elbette, beynin dikkate almaya ve direktifleri izlemeye yardımcı bölümleri de kapanıyor; böylece yeni bir görev için harekete geçmiyoruz. Bilimciler; “Uyumadan hemen önce bir görev verilirse, uyuduktan sonra bile beyin görevle ilgili çalışmayı sürdürebilecek mi?” sorusuna yanıt aramak üzere deneyler yaptı. Deneylerde, iki ayrı grupta sınıflandırılmış sözcükler kullanıldı. İlk grup “kedi” ya da “şapka” gibi hayvan ya da nesnelere atıf yapan sözcükleri; ikinci grup da “çekiç” gibi gerçek bir sözcüğe karşı gerçekte hiçbir sözlükte bulunmayan “fabu” gibi söylemesi kolay uydurmaları içeriyordu.
Deneyler sırasında deneklerden, işittiklerinde sağ ya da sol tuşuna basarak, sözcüğün grubunu seçmeleri istendi. Görev çok daha otomatikleşince, bilimciler deneklerden tuşlara basarak sözcüklere yanıt vermeyi sürdürmelerini istedi; elbette katılımcıların uykuya dalmalarına da izin verildi. Sözcüklerin dinletilmesi sürerken, zaten karanlık bir odada uzanmış haldeki katılımcıların çoğu uykuya daldı.
Deney süresince, kafalarına yerleştirilmiş EEG elekrotlarıyla deneklerin uyanıklılık durumları da izlendi. Denekler uyurken, akış hiç durdurulmadan, onlara her iki gruptan yeni sözcüklerin verilmesi de sürdürüldü. İki bilimcinin niyeti, sözcüklerin anlamını seçmeye (birinci deney konusu) ya da sözcüğün bir sözlükte olup olmadığını denetlemeye (ikinci deney konusu) yanıt verdirmek için, denekleri zorlamaktı.
Uykuya dalan denekler tuşlara basmayı durdurdu. Ancak, deneklerin beyin etkinliğini izlemeyi sürdüren araştırmacılar, katılımcıların hala bir tuşa basmayı planladığını ve dinletilen sözcüklere bağlı olarak, sağ ya da sol tuşa yönelik bir tercih yapma eğiliminin sürdüğünü keşfetti. Araştırmacılara göre bu durum, deneklerin beyninin; uykudayken bile, verilen görevi sonraki gün kaldığı yerden başlatmak üzere yanıt hazırlamayı sürdürdüğü anlamına geliyor.
Katılımcılar sabah uyandığında, uykularında karşılık verdikleri sözcüklere ilişkin hiçbir şey anımsamadı. Araştırmacılara göre bu da, uykudaki deneklerin, karmaşık bilgiyi yalnızca işlemekle kalmadığını, bunu bilinçsizce yaptığını gösteriyor.
İyi de bu durum, uykusunda bile yeni bir şeyler öğrenmeyi düşleyenler için ne anlama geliyor? Doğrusu kesin bir şey söylemek olası değil, çünkü uykunun önceden öğrenilmiş bilgiyi birleştirdiği bilinse de; uyurken yeni bir bilgiyi bize öğretmesi tümüyle başka bir konu ve örneğin; “Öğrenmeyi başarmak için beyin ne tür fedakarlıklar yapabilecek? Düşlerimizle öğrendiklerimiz birbirine karışabilir mi?” gibi yeni soruları da akla getiriyor. Anlaşılan o ki, uyuyan her canlının yaşamı için çok önemli olan uyku hakkında hala, bilmediğimiz çok şey var…