Yeni bir araştırmaya göre, anne karnındayken, araba egzosundan kaynaklı kirleticilere yüksek düzeyde maruz kalan New York’lu çocuklar; 9 yaşına geldiklerinde, 5 kat daha fazla dikkat eksikliği sorunları yaşama tehlikesiyle karşı karşıya.

[Araştırma her ne kadar New York’lu çocuklar üzerinde yapılmışsa da hava kirliliği Türkiye’deki hemen bütün büyük kentlerin hatta ilçelerin temel sorunlarından biri. Kirlilikte, fosil yakıt kullanımının yanı sıra araba egsoz gazlarının da katkısı büyük.]

Colombia Üniversitesinden araştırmacılarca yapılan ve Environmental Health News’da, 5 Kasım’da yer alan çalışmaya göre, 9 yaşta ortaya çıkan dikkat eksikliğiyle çocukların anne karnındayken maruz kaldığı egsoz gazı kirleticileri arasında bir ilişki var.

Çalışma, fosil ya da öteki organik maddelerin yanmasıyla yayılan Polisiklik Aromatik Hidrokarbonlar’a (PAHlar) hamile annelerin maruz kalmasıyla çocuklarının Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’yla (DEHB) ilişkilendirilen davranış bozukluklarını bağlantılayan önceki kanıtları da içeriyor.
Colombia Üniversitesi, Mailman Halk Sağlığı Okulu bilimcilerinden ve çalışmanın baş yazarı Frederica Perera, “Araştırmamız, çevresel etkenlerin önemli bir şekilde, dikkat sorunlarına katkı yapabildiğini ortaya çıkardı.” diyor.

Hastalık kontrol ve Önleme Merkezi’ne göre, yaklaşık olarak, ADB’li her 10 çocuktan biri DEHB tanısına sahip. Bilimcilerin, yayınladıkları makalede yazdığına göre, DEHB’li çocuklar; kötü akademik performans, tehlikeli davranışlar ve erişkinlikte düşük kazanç elde etme gibi daha büyük tehlikeler altında.

New York, Steven & Alexandra Kardeşler Çocuk Sağlığı Merkezi, Gelişimsel ve Davranışsal Pediatri bölüm şefi Dr. Andrew Adesman, çalışmayla ilgili yaptığı değerlendirmede, “Dünyanın dört bir yanında yapılan araştırmalarda, hava kirliliğinin dikkat süresi, davranış ve bilişsel işlevler üzerinde olumsuz etkileriyle bağlantılı olduğu gösterilmiştir. Oysa, hava kirleticilerin olasılıkla anne karnından başlayarak çocukların her yaşında potansiyel sağlık tehlikelerinin bir türüne maruz kalmasıyla ilgili çok az soru var.” diyor.

Colombia Üniversitesi araştırmacıları tarafından yapılmış önceki çalışmalar, doğum öncesi maruz kalınan PAH’ların 3-6 yaş arası çocuklarda, IQ’yu azaltma, anksiyete (kaygılılık) ve depresyon; dikkat sorunları ile gelişimsel gecikme gibi sorunlarla bağlantılı olduğunu göstemişti.

PAHlar’a ek olarak, diğer kirleticilerin bir türü de DEHB ve DEHB benzeri davranışlarla ilişkilendirildi. Kirleticilerin bu türü, organofosfat pestisitler’i, poliklorlanmış bifeniller’i, ftalatlar’ı ve perfluorlanmış bileşikleri içeriyor.

Yeni araştırma için bilimciler, New York kentinde yaşayan, Afro-Amerikalı ve Dominikli 233 kadının çocuklarını izledi. Doğum sırasında anne karnındaki, DNA’ya bağlanan ve PAHlar için bir biyolojik işaret olan Benzo(a)Pyren miktarını anne kan örneklerinden ölçtüler. Anne kanlarının yüzde 42’sinde saptanabilir düzeyde bu maddeden vardı.

Çocuklar yaklaşık 9 yaşına geldiğinde, aileler DEHB davranış sorunlarını taramada kullanılan bir anketi doldurdu. Araştırmacılar, doğum sırasında kanlarında yüksek miktarlarda PAH olan annelerin çocuklarının dikkat eksikliğiyle ilgili davranışlar gösterme olasılığının PAH’ın düşük miktarlarda olduğu annelerin çocuklarından 5 kat daha fazla olduğunu buldu. DEHB ile ilişkili toplam davranışların [dikkat eksikliği, hiperaktivite, impulsivite (dürtülerine hakim olamama)] daha çok görülme olasılığı da üç kat fazla olarak bulundu.

Perera, PAHlar’ın düzeylerinin “izlenen öteki kentsel alanlarda da oldukça tipik” olduğunu söyledi. Öte yandan, ne kadar çoçuğa DEHB tanısı konduğu da bilinmiyor.

Anketler DEHB’yle ilişkili bazı davranışları gösterdi; ama, Harvard Üniversitesinde, çevresel maruziyetlerin çocuklar üzerine etkilerini çalışan, nörolog David Bellinger’e göre, bunlar çocuğun DEHB olmak zorunda olduğu anlamına gelmiyor; DEHB tanısı, bir araya getirilmiş çok daha kapsamlı bilgiyi ve öteki tanıların bertaraf edilmesini gerektiriyor.

Araştırmacıların, insanların maruziyetleri için örnek olarak hava kirliliği düzeylerini kullanmak yerine vücutlarındaki PAHlar’ı doğrudan ölçmesi bir ilkti.

Kanada, Montreal’deki McGill Üniversitesinden çevresel sağlık bilimcisi Jonathan Chevrier, bu bireysel maruziyet ölçümlerinin var olmasının bir nedensel ilişkinin bulunma olasılığını güçlendirdiğini söylüyor.
Bilimciler, doğum sonrası hava kirliliği maruziyetlerinden doğum öncesini ayırt edebilmek üzere çocukların idrar örneklerini de inceledi. Ayrıca DEHB benzeri belirtilere katkı yapan, çocukların genetiğindeki öteki etkenleri, yanı sıra da tütün içimi ve stres gibi erken yaşlardaki deneyimlerini incelediler.

Ancak, araştırmacılar, dikkat sorunlarıyla bağlantılı iki kirletici olan civa ve kurşuna çocukların ne kadar maruz kaldığıyla ilgili herhangi bir açıklama yapmadı. Bellinger’e göre, bu maddelerden birine maruziyet PAH maruziyetiyle olduçka ilişkili olması mümkün.

PAHlar’ın beyin gelişimini nasıl etkilediği de çok açık değil. Bu kimyasalların DNA’ya zarar verdiğini bildiklerini söyleyen Perera’ya göre, bunların doğal hormonları taklit edebildiğini de ve fetüsün gelişimi için oksijen ve besin tüketebilen plasental gelişimle karışabildiğini de belirtiyor.

Colombia’lı araştırma ekibinin hava kirliliğini izlemeyi başlatığı 1998’den beri, PAHlar geriledi. Perera’ya göre bu gerilemede New York kentinde taşıtların rölantide çalıştırılmasına karşı daha katı yasaların çıkarılması ve dizel otobüslerin servisten kaldırılması rol oynadı.

Yine de hava kirliliği sınır tanımıyor. Bu istemsiz maruziyetlerin kaynağıysa büyük ölçüde politika yapıcılar.

KAYNAK