Bir dilde kimi zaman söylemesi ayıp kabul edilen sözcükler vardır. Dilin yapısından ziyade, toplumsal kurallar nedeniyle kimi zaman bazı sözcükleri doğrudan söylemek yerine başka sözcüklerle ima etmek gerekir. Bu bir kural değil ama şöyle bir bakınca görüyoruz ki bir kavram ne kadar ayıp sayılıyorsa onu ifade etmek için kullanılan sözcüklerin sayısı artıyor. Sözgelimi tuvalet sözcüğünü ele alalım. Türkçe’de çeşitli dillerden alınmış ya da türetilmiş tuvalet anlamına gelen birçok sözcük var: Helâ, kenef, tuvalet, yüznumara, ayakyolu, memişhane, abdesthane, wc ilk akla gelen sözcükler.
Hela sözcüğünün kökeni Arapça, anlamıysa boş, ıssız yer. Eskiden insanların tek başına, boş, ıssız bir yerde işini gördüğü zamanlardan kalmış bir sözcük. Kenef’se derme çatma yapılmış kulübe, baraka gibi bir anlam taşıyormuş Eskiden tuvaletler evlerin dışında, çevresinde derme çatma bir korunak bulunan yerlerdi. Bu yüzden günümüzde de tuvalete gitmek yerine “dışarı çıkmak” dendiği olur. Eskiden temizlik ve kokuyu önleme yollarının günümüzdeki gibi olmadığı düşünülürse, kimsenin evin içinde tuvalet istememesi normal. Fransa’da otellerde de odaların içinde değil, her katta ortak bir tuvalet bulunurmuş. Bir numarası olmayan bu odaya 00 numaraları takılırmış ve numarasız anlamına gelen “sans numéro”. Fakat bu sözcüklerin sesteşi olan “cent numéro” yani, yüz numara sözü daha çok tutmuş ve yaygınlık kazanmış.
Tuvalet sözcüğü de dilimize Fransızca’dan girmiş. Nişanyan, Sürprizler Kitabı adını verdiği çalışmasında sözcüğün gelişimini şöyle anlatıyor: “Tuvalet sözcüğünün aslı çul, çaput. 17. yüzyılda zamanın modası uyarınca giyilmesi saatler süren inanılmaz karmaşıklıkta kadın giysilerine Fransızlar “toilette” adını vermişler. Daha sonra kadınların süslenip püslenme işlerini anlatmak için faire la toilette, giyinip süslendikleri yer için “cabine de toilette” deyimi kullanılmış. 19. yüzyılda tren istasyonlarındaki umumi helâlar için de aynı terbiyeli deyim uygun görülmüş. İnsanlar bir yandan makyaj tazeleyip giysilerini düzeltirken bir yandan da başka işlerini görmüşler…”
Dilimize giren bir başka sözse wc. Bu da İngilizce “water closet”(su dolabı, ya da bugün kullandığımız anlamıyla klozet) anlamına geliyor.