
Bitki örtüsü belki de dünyanın en emin sırdaşı. Dünyanın en meşhur arkeolojik bölgeleri bitki örtüsünce yüzyıllarca göz önünde gizli tutuldu. Şimdi bile, Guatemala’daki Tikal ve Meksika’daki Cobá gibi arkeolojinin ilgi merkezindeki pek çok inanılmaz bölgenin %90’ı hâlâ cangılın altına gömülü. Gelecekte ne gibi hazineler bulacağımızı kimse bilmiyor. Ne ki bu hazineler lazerler sayesinde umduğumuzdan çabuk keşfedilebilir.
Dünyanın her yerinden artan sayıda arkeolog toprak kazma ekipmanlarını daha duyarlı teknolojilerle takas ediyor; bu sayede yapılan keşiflerse inanılmaz. Örneğin, havadan LiDAR (light detection and ranging; “ışık tespiti ve ölçümü”) ilk olarak 1960lı yıllarda denizaltıları tespitte kullanılan, güçlü bir haritalama teknolojisi. Bu teknoloji kullanıma sunulmasından sonra çok geçmedi, araştırmacılar yoğun bitki örtüsünde haritalama aracı olarak potansiyelini gördü. O günden bu güne, tropik çevrelerde uzaktan algılama teknolojisinde bir devrim başlattı.
Uçan lazerler kulağa pahalıya patlayacakmış gibi gelse de (ne de olsa zaman alan, emek odaklı yer etütlerine ihtiyaç duymadan geniş alanların haritalarını oluşturuyor) işin aslı, bu alanda o kadar uygun maliyetli bir yöntem ki artık bu teknolojiye paha biçmek mümkün değil.

Daha geçen sene Sydney Üniversitesi’nin başını çektiği bir arkeolog ekibi, LiDAR kullanarak dünyanın en büyük dini yapı grubu olan Kamboçya’daki

Angkor Wat’ın 370 kilometre karelik haritasını iki haftadan kısa bir süre içerisinde çıkarttıklarını duyurdu! Bu bir zamanlar kayıp olan Angkor şehrindeki beklenmedik keşiflerin yanı sıra arkeologların gizliden gizliye varlığından şüphelendikleri, Ankgor Wat’ın yanı başındaki daha eski bir şehrin de bulunmasını sağladı:
Mahendraparvata adındaki bu kadim kayıp şehir, Kamboçya’nın Siem Reap ilinde Phnom Kulen dağı başında. Bu şehir, 2. Jayavarman adındaki bir kral tarafından kurulmuş kudretli Kmer İmparatorluğu’nun asıl başkentiymiş. Haritalandırma sayesinde varlığı bilinmeyen 30 tapınak ile beraber kanalları da içeren geniş kent yapıları, merasim caddeleri şebekesi, insan yapımı göller ve yollar ortaya çıkarıldı. Tapınakların bazıları o kadar iyi gizlenmiş ki arkeoloji ekibi tapınaklardan bazılarının geçmişte hiç yağma görmediğini umuyor.

LiDAR, 2009 yılında Belize şehrinin batısındaki Caracol adlı kadim Maya kendinin 3-Boyutlu haritasını çıkartmakta da kullanıldı. Bu metropol da kalın bir bitki örtüsünce gizleniyordu, araştırma ekibi yine labirent misali cangılda ancak 25 yıl pala sallayarak edinilecek bilgiyi bir haftadan az bir sürede edindi. Daha önce bilinmeyen bir çok tarım arazisi teraslar, yollar, yapılar buldular.
Görünen o ki insanı hayrete düşüren bu uzaktan algılama teknolojileri bizi arekolojinin altın çağına getiriyor, bu son birkaç yılda yapılan keşiflerin çoğu daha şimdiden antik uygarlıklar hakkındaki geleneksel bilgilerimize meydan okudu. Umalım ki bu teknoloji daha çok kullanıldıkça, arkeologlar da şimdiki keşif eğilimini artmasına yardımcısı olsun, bizler de hayallerimizin ötesinde antik medeniyetlere yakınlaşalım.

Kaynak:
http://www.iflscience.com/environment/how-lasers-are-helping-us-unlock-secrets-ancient-civilizations