Otofaji: Latince kökenli bu terim, “kendini yemek” anlamına geliyor. Bir canlıdaki hücrelerin kendilerini sindirme sürecine “otofaji” adı veriliyor. Hücreler gerekli enerjiyi sağlayamadıklarında kendi organellerini tüketerek enerji sağlıyorlar. Zor koşullarda canlılığın devamını sağlayan bu sürece bir anlamda hücre geri-dönüşümü demek de mümkün.
Kaliforniya Üniversitesi’nden biyologlar, otofaji ile bağıntılı olan ve uzaktan harekete geçirilen bir genin önemli organ sistemlerinde yaşlanmayı yavaşlattığını gösterdiler. Meyve sinekleri (Drosophila melanogaster) üzerinde çalışan biyologlar, hücrelerde anahtar enerji algılayıcı görevi üstlenen AMPK genini etkin hale geçirdiler. Meyve sineklerinin bağırsaklarında AMPK artışı, sineklerin ömrünü %30 uzattığı gibi, daha sağlıklı olmalarını da sağladı.
Otofaji, yani bozulan eski hücre bileşenlerinin atılmasını sağlayan bu süreç üzerine çalışmada, otofajinin tetiklenmesi ile “hücre çöpü”nün diğer hücrelere zarar vermeden önce yaşlılığa karşı koruma sağladığı, bunda da özellikle AMPK (monofosfat protein kinaz) enziminin etkili olduğu ortaya çıktı. AMPK’nin Tip 2 diyabet tedavisinde kullanılan metmorfin adlı ilacın ana hedefi olduğu ve metmorfinin AMPK’yi etkin hale geçirdiği düşünülüyor.
Cell Reports dergisinde yayınlanan araştırma, insanlarda yaşlanmanın geciktirilmesi, hastalıklarla mücadele açısından önemi haiz:
AMPK hem beyin hem de bağırsak sistemlerinde yer alıyor. Çalışma, insanlarda yaşlanmanın organlara verdiği hasara karşı korunma yöntemlerinin daha zor olduğu beyin yerine, yaşlanmayı önleyici tedavileri yapmanın daha kolay olduğu bağırsak sisteminde gerçekleşiyor. Yapılan gen müdahalesi beyin de dâhil tüm bedende etkisini gösteriyor. Böylesi bir yöntem çeşitli hastalıkların tedavisi açısından da yararlı olabilecek: Alzheimer, Parkinson gibi pek çok hastalık bir tür “hücre çöpü” oluşumu olan protein agregasyonu ile ilişkili.