Avrupa Uzay Ajansı’nın Rosetta uzay aracı hedefi olan kuyrukluyıldızda su buharı buldu, ancak bunun Dünya’da mevcut olanla belirgin şekilde farklı olduğu ifade ediliyor. Ölçümler, aracın 67P/Churyumov-Gerasimenko Kuyrukluyıldızı’na 6 Ağustos tarihindeki varışından sonra yapılmıştı.

Keşif, Dünya üzerindeki suyun kaynağı hakkındaki tartışmaları körüklemiş durumda. Dünya’nın oluşumuna ilişkin en çok kabul gören hipotez 4.6 milyar yıl önce oluştuğu ve o dönemde sıcaklığından dolayı barındırdığı suyun kaynayarak buharlaşmış olacağı. Ancak bu da bugünkü suyun nereden gelmiş olduğu sorusunu akıllara getiriyor. Bu senaryoya göre mevcut su ancak Dünya’nın soğumasının ardından yeryüzüne gelmiş olmalıydı. Suyun kuyrukluyıldızlar ve diğer gök cisimleri tarafından taşınmış olabileceği üzerinde durulmakla birlikte bu kadar büyük bir miktarın bu şekilde gelmiş olması yine de soru işaretleri oluşturuyor.

Suyun kaynağını belirlemenin anahtarı ise “tadında” yatıyor. Bu durumda tat, ağır hidrojen olarak da bilinen döteryumun (bir fazla nötrona sahip hidrojen molekülü) normal hidrojene oranı. Bu oran, Güneş Sistemi’nin oluşumu ve erken dönem evrimi hakkında önemli bir gösterge durumunda. Teorik simülasyonlar bu oranın Güneşe olan uzaklık ve ilk birkaç milyon yıl içinde zamana bağlık olarak değişkenlik göstereceğini söylüyor.

Dötoryum/hidrojen (D/H) oranının bazı başka kuyrukluyıldızlara ait daha önceki ölçümleri oldukça geniş bir yelpaze ortaya çıkarmış. Üzerinde çalışılan 11 kuyrukluyıldızdan sadece 2011 yılında Avrupa Uzay Ajansı’nın Herschel göreviyle izlediği 103P/Hartley 2 Kuyrukluyıldızı Dünya’dakine yakın bir su kompozisyonu barındırıyor.

İlginç şekilde Rosetta’daki spektrometre cihazı ROSINA, 67P/Churyumov-Gerasimenko Kuyrukluyıldızı’ndaki mevcut D/H oranını Dünya’dakinin ve 103P/Hartley 2 Kuyrukluyıldızı’ndakinin üç katı olarak ölçmüş durumda. Bu durum, Güneş sistemi içindeki kuyrukluyıldızların kökenlerine dair daha önce bilinenlerin de yeni veriler ışığında tekrar ele alınacağına işaret ediyor.