Kimilerimiz bazen tamamen yalnız olduklarını bilse bile çevrelerinde birilerinin varlığını hissederler. Sanki biri yanı başımızda oturuyor, seyrediyor gibidir. Bu hissin açıklaması ne olabilir? Hayaletler mi? Başka bir boyuttan gelen ziyaretçiler mi? Araştırmacılar bu soruya yanıt aramak için hayalet varlığı laboratuvarda yaratmaya karar vermişler. Sonuç ne mi olmuş?

Yapılan çalışmalar gösteriyor ki “hayalet varlık” dediğimiz vaka, beynimizin dış dünyadan aldığı karmaşık sinyalleri anlamlı bir hale getirme çabası olabilir. Çalışmalar şizofreni, epilepsi gibi vakalarda kişinin neden yakınında bir başkasının bulunduğu sanrısını yaşadığını da gösteriyor. Hatta dağcılarda kimi zaman tırmanışlarda yaşanan hayalet dağcı sendromu da buna bağlanıyor. Bu sendromun en bilinen örneği 1933 yılında yaşanmıştı. İngiliz dağcı Frank Smythe, Everest Tepesi’nin zirvesine yaklaştığında, tırmanışına bir kişinin daha eşlik ettiği duygusundan kurtulamıyordu. Oysa ekibini geride bırakmış ve tırmanışını tek başına sürdürüyordu. Bu bir halüsinasyondu ama öylesine gerçekçiydi ki Smythe, mola verdiğinde yediği kekten bir parça koparıp “eşlikçisine” ikram etmekten kendisini alamamıştı.

Araştırmacılar bu duyguya “bir varlığı hissetmek” diyorlar. Bu durum, beden dışı deneyim (kişinin bedenini terk edip kendisini üçüncü bir şahıs gibi seyretmesi) ya da doppelganger (kişinin hayalet ikizi) vakalarından farklı bir kategoride. İsviçre Lozan’da bulunan Federal Teknoloji Enstitüsü’nde çalışan nörolog Olaf Blanke, bu durumun mistik olduğunu söylüyor. “Yakınınızda bir varlığın olduğundan eminsinizdir, ama onu ne görürsünüz ne de duyarsınız,” diyor.

Ghost-990x660

Bu duygunun sebebini ve olası sinirsel mekanizmalarını araştırmak için Blanke ve çalışma arkadaşları sinirsel rahatsızlıkları olan 12 kişiyi incelemişler. Bütün hastalarda kişisel farkındalık, hareket ve bedenin konumunun farkında olmayı sağlayan beyin bölgelerinin hasarlı olduğunu tespit etmişler. Çalışmanın bir sonraki aşamasıysa o güne dek herhangi bir paranormal duyguya kapılmamış, söz konusu beyin bölgeleri sağlıklı 48 gönüllü denekle çalışılmış.

Gözleri bağlanan deneklerden istenen bir robotu elleriyle hareket ettirmeleri olmuş. Onlar bu hareketleri yaparken bir başka robotsa aynı hareketleri onların arkalarından tekrarlamak üzere programlanmış. Gönüllülerin önündeki ve arkalarındaki robotlar aynı hareketleri aynı anda yaptıklarında rapor edilecek ilginç bir şey olmamış. Fakat iki hareket eş zamanlılığını yitirmeye başladığında denekler çevrelerinde üçüncü hatta kimi zaman dördüncü bir varlığı hissetmeye başlamışlar. Parmakların beyne gönderdiği sinyallerle, arkadaki robotun yaklaşık 500 milisaniyelik gecikmeli gönderdiği sinyaller gerçeklik algısında değişimlere sebep olmuş.

Araştırmacılar beynin, gelen sinyallerden dolayı afalladığını, hareket, kendini bilme ve bedeni konumlandırma özelliklerinin ilettiği sinyalleri sanki bir başkasından geliyormuş gibi düşünüp bocaladığını söylüyorlar. Böylece ortaya sanal bir varlık çıkıyor. İsviçreli bilimciler bu çalışmayla çeşitli sinirsel rahatsızlıkları daha iyi anlayabileceklerini belirtmişler.