Hollandalı fizikçi Pieter van Musschenbroek’in Leyden Üniversitesi’ndeyken yaptığı elektrik depolayan aygıtı, kondansatörlerin ilk hali gibiydi. Elektrik bilinen ve sürtünme yoluyla elde edilebilen bir olguydu. 1700’lü yılların başında bu konu üzerinde çalışan biliminsanları elektrik elde etmenin yanında bu enerjiyi depolamanın yollarını arıyorlardı.

Musschenbroek, yalıtkan ipekten iplerle asılmış metal bir kabın içine su koydu ve bir tıpanın içinden suya pirinçten bir tel daldırdı. Suda bir elektik yükü oluşmuştu fakat bir süre kimse bunun farkına varmadı. Kimse rastlantı eseri bir asistan kabı kaldırıp tıpanın dışındaki pirinç tele dokunana kadar alette ne kadar elektrik biriktiğini fark etmemişti. Kap aniden biriktirdiği bütün yükünü boşalttı ve asistanın bir şok geçirmesine neden oldu. Bu bir insanı çarpan ilk yapay yüksek elektrik yüküydü.

Leyden kabının elektrik depolayabiliyor olması çeşitli çalışmaların başlangıcı oldu. Hastalıkların elektrikle tedavi edilmesi ve diğer elektrik deneyleri bu sayede başladı.

Aynı tarihlerde neredeyse eş zamanlı olarak Alman fizikçi Ewald Georg von Kleist da benzer bir aygıt yapmıştı. Şarjın kuvvetiniyse yanlışlıkla kendi üzerine boşaltarak keşfetti. Bu olay onu o kadar etkilemişti ki, kral olacağını bilse bile bir daha bu şoku yaşamak istemediğini söyleyerek çalışmalarına son verdi. Musschenbroek’in aygıtını popülerleştirmesi ve Hollanda’da Leyden Üniversitesi’nde yaşaması nedeniyle elektrik depolayan aygıta “Leyden Kavanozu” dendi.