Kuş – dinozor evrimine ilişkin akılları kurcalayan, kuş bileğinin dinozor atalarınınkine göre nasıl bu denli değiştiği sorusuna cevap arayan bir araştırma PLOS Biology’de yayınlandı. Araştırma, dinozorlardaki dokuz bilek kemiğinin, günümüz kuşlarının sahip olduğu dört kemikli bilek yapısına milyonlarca yıllık süreç boyunca nasıl indirgendiğini gözler önüne seriyor.

Makalenin yazarlarından Chile Üniversitesi üyesi Dr. Alexander Vargas çalışma bulgularına dayanarak, evrimsel süreç içinde bazı kemiklerin ortadan kalktığını, bazılarının kaynaştığını ve bir tanesinin de ortadan kalktıktan sonra tekrar geliştiğini söylüyor. Bilindiği üzere iki ayakları üzerinde duran etçil dinozorları içine alan teropod grubu dinozorlar ile kuşların iskelet yapıları arasındaki benzerlikler, kuşların dinozorlardan köken aldıklarına dair görüşlerin en güçlü dayanak noktasını meydana getiriyor. Ancak dinozorların sahip olduğu oldukça düz bilek kemiklerinin, süper esnek yapıları sayesinde uçma hareketi dışında vücut üzerine katlanabilme özelliğini nasıl kazandıkları bir tartışma konusu.

İrdelenen yapılardan biri de dinozorlarda bulunan ve semilunat adı verilen yarım-ay şekilli bilek kemiğinin, kuşlardaki oldukça benzer yapılı bir diğer bilek kemiğiyle olan ilişkisi. Semilunat, dinozorlarda iki farklı kemiğin tek bir şekile kaynaşmasıyla meydana gelmiş. Ancak bazı gelişimsel biyologlar, bu kemiğin kuşlarda tek bir kemik olarak evrildiğini ve dinozorlardaki semilunatla bir ilgisinin olmadığını öne sürüyorlar. Bu tartışmayı bir adım ileri götürebilmek için Vargas ve arkadaşları bir çok müzede bulunan dinozor fosillerine ait bilek kemiklerini ele almışlar ve bunları günümüz kuşlarına ait yedi farklı türün gelişim verileriyle karşılaştırmışlar.

Vargas, yeni geliştirdikleri bir tip immünohistokimyasal boyama tekniği ile dinozor kemiklerini bundan önceki tekniklere oranla çok daha detaylı bir şekilde inceleme olanağı bulduklarını belirtiyor. Ekip, bu yeni teknik sayesinde embriyonik kıkırdak dokusu içindeki protein ifadelerini dahi çalışabilmiş. Teknik aynı zamanda araştırmacılara, paleontologların da dediği gibi, kuşlardaki embriyonik semilunatın tek bir kemik oluşturmak üzere iki farklı kıkırdağın kaynaşmasıyla meydana geldiğini de göstermiş. Vargas bulgularının, uzun zamandır süregelen bilek kemiklerinin tam olarak nasıl oluştuklarına dair şüpheleri ve kuş bileğinin dinozor kemiklerinden gelişmiş olamayacağı görüşünü ortadan kaldırdığını söylüyor.

Araştırmanın şaşkınlık yaratan bir noktası ise dört bacakları üzerinde hareket eden, uzun boyunlu ve otçul dinozorları içine alan saurupod grubunda var olan pisiform adlı kemiğin daha ileri evrede teropod grubu dinozorlarda yok olması ve ilginç bir şekilde kuşlarda tekrar ortaya çıkması. Bu kemiğin ortaya çıkışıyla ilgili görüş ise bunun muhtemelen uçuş için bir adaptasyon olduğu yönünde. Vargas, pisiformun dinozorların iki ayakları üzerine kalkıp ön üyelerini fazla kullanmaz hale geldiklerinde ortadan kalktığını ve uçuşla birlikte ön kollarda güce ihtiyaç duyulduğunda buna uyum sağlayarak tekrar geliştiği görüşünde.

Güney Wales Üniversitesi’nden Prof. Mike Archer, bu bulguyu oldukça büyüleyici buluyor: “Pisiformun yokolup tekrar ortaya çıkışı bize embriyonik gelişimin ne kadar karmaşık ve esnek olabileceğini gösteriyor. Hayvanın genomundaki bir gen çok milyonlarca yıl boyunca sessizliğe bürünüp hiçbir şey yapmadan varlığını sürdürüyor ve işler değişmeye başladığında tekrar işlev kazanarak uzun zaman önce yaptığı gibi tekrar bir yapı meydana getirebiliyor.