Maymunların kendi dilleri var, üstelik yerel lehçeleri de. Maymun dili varyasyonu üzerine araştırmalar, hem insan dili üzerine çalışmaları ilerletebilir hem de primatların nasıl düşündüklerini anlamamızı sağlayabilir.
Diğer tüm sosyal türlerde olduğu üzere, Campbell maymunları (Cercopithecus campbelli) da topluluk üyelerini tehlikeye uyaran çığlıklar atıyor. Fildişi Sahili’ndeki Tai Ormanı’nda yapılan kayıtlar, maymunların leopar varsa “krak” şeklinde yazılabilecek bir ses çıkardıklarını gösteriyor. Bir kartal varsa bu kez “hok” sesi çıkarıyorlar. Tehlike ufaksa sözcüklere “-oo” son eki geliyor: “krak-oo” aşağıyı kolla anlamına gelirken, “hok-oo” ise düşen dallar gibi yukarıda küçük tehlike anlamına geliyor.
Ne ki Sierra Leone’nin Tiwai Adası’ndaki maymunlar incelendiğinde aynı seslerin farklı anlamlara geldiği keşfedilmiş. Scientific American dergisine konuşan Phillipe Schlenker, “Adada kartal tehlikesi olduğunda çok sayıda ‘hok’ sesi çıkıyor ama hayli ‘krak’ sesi de duyuluyor,” diyor.
Bu durum şaşırtıcı çünkü “krak” leopar tehlikesi çığlığı. Halbuki Tiwai adasında leopar yok. Linguistic and Philosophy dergisinde çıkan bir makalede Schlenker vd. aşağıda bir tehlike yokken “krak” sesinin “Tiwai adasında genel uyarı çığlığı işlevini gördüğü” sonucuna varıyorlar.
Maymunların farklı coğrafyalarda çağrıları farklı kullanmalı şaşırtıcı olmamalı. Ne de olsa İngiltere ve Amerika yahut Kıbrıs ve Türkiye gibi aynı dili kullanan lehçe farklılıkları olduğu gibi, bir ülke içerisinde aynı sözcüğün farklı bölgelerde farklı anlamları olabiliyor.
Schlenker, maymun dilinin gizemini aydınlatmada insan iletişiminin bir diğer özelliğini kullanıyor: geneldense özel ifadenin tercih edilişi. “Sözcükler birbirleri ile rekabet halinde” diyor Schlenker. “Siz de daha bilgilendirici sözcüğü tercih ediyorsunuz.”
Maymunları gelişmemiş yaratıklar gibi görmek, bu hayvanların çevrelerine çok iyi uyum sağladığını gerçeğini es geçmeye yol açıyor. Bu uyum sürecinde hayatta kalma ihtimalini en üst seviyeye çıkartan dili bulmak da yer alıyor. “Bu durumda önemli olan hem ‘krak-oo’nun hem de ‘hok’un, ‘krak’ sözcüğünden daha bilgilendirici oluşu” diyor Schlenker. “Mantık gereği, ‘krak’ sözcüğünü duyduğunuzda ‘krak-oo’ ve ‘hok’ sözcüklerinin kullanılmaması gereği çıkarımıyla değilleyerek sonuca varıyorsunuz.”
Çok farklı tehlikelerle karşı karşıya kalan Tai maymunları daha özel sözcükleri kullanmaya gidiyor, “krak” sözcüğünü yalnızca leopar varken kullanıyor. Ama tek büyük avcı varken, Tawai maymunları açısından “krak” veya “hok” demenin farkı yok, ne de olsa her ikisi de kartal saldırısına karşı uyarabiliyor.
Bilindiği kadarı ile uzman bir dilbilimcinin vahşi maymun sesleri üzerine bu ilk makale ile Schlenker “primat dilbilimi”ne kapı aralanmasını umuyor.
Primat bilimcilerle beraber çalışan Schlenker, çalışmada maymunların hangi tehlikeye hangi sesleri çıkarttığından emin olmak için, maymunların görebileceği yerlere gerçekçi leopar modelleri yerleştirmiş, maymunların tepkilerini kaydetmeden önce kartal sesi kaydı çalmış. Schlenker, “Her bir çağrı sekansına neden olan uyarıları belirleyince araştırmayı daha iyi denetleyebiliyorsunuz,” diyor.
Kaynaklar:
http://www.iflscience.com/plants-and-animals/monkey-dialects-revealed
http://http//www.plosone.org/article/info%3Adoi%2F10.1371%2Fjournal.pone.0007808#pone-0007808-g002
http://www.scientificamerican.com/article/monkey-see-monkey-speak-video/?WT.mc_id=SA_Facebook
http://link.springer.com/article/10.1007/s10988-014-9155-7