Sivrisinekler başımızın belası. Yüzyıllardır insanlara musallat oluyor ve dang, sarı humma, sıtma gibi hastalıkların yayılmasına neden oluyorlar. Peki insanlar bu kan emicilerin saldırılarına ne zamandır maruz kalıyorlar? Sivrisinekler insanlardan kan emmeye ne zaman karar verdiler?
Uzak geçmişte bir tarihte dişi sivrisinekler henüz insan kanı emmiyorlardı. Daha çok ormanlarda yaşayan tüylü hayvanlardı onların hedefleri. Sonra ne olduysa oldu – belki de insanlar tüysüz olduğu için daha kolay lokma oldular- sivrisinekler akıllı bir karar verip insanlara dadandılar; insanla birlikte kendileri ve taşıdıkları hastalıklar tüm dünyaya yayıldı.
Rockefeller Üniversitesi Howard Hughes Tıp Enstitüsü araştırmacılarından Leslie B. Vosshall bu konu üzerine bir çalışma yürütmüş. Vosshall, “Sivrisineklerin bu davranışı evrimsel açıdan mükemmel bir hamleydi,” diyor. “Biz insanlar sivrisineklere ideal yaşam koşullarını sağladık. Her zaman yavrulayabilecekleri su kenarlarında yerleştik, tüysüzdük ve kalabalık gruplar halinde yaşıyorduk.” Vosshal ve çalışma arkadaşları sivrisineklerin insanlara meyletmesinin evrimsel kökenini araştırmak için genleri inceledi. Ortaya çıkan sonuç, temel etkenin insan bedeninin yaydığı çekici koku.
Sivrisineklerin tercihlerinin nedenini araştırmak için araştırmacılar işe Kenya-Rabai’den başlamışlar. Bu bölgede 1960-1070 yılları arasında çalışan araştırmacılar birbirlerinden yalnızca birkaç yüz metre uzaklıkta yaşayan iki değişik tür tespit etmiş. Bunlardan “kara sivrsinek” denilen Aedes aegypti formosus, yumurtalarını açık alanlara bırakma ve hayvanları ısırma eğilimindeymiş. Açık kahverengi kuzenleri olan Aedes aegypti aegypti ise yumurtalamak için kapalı mekanları ve beslenmek içinse insanları tercih ediyormuş. Vosshall, binlerce yıl önce ne olduğunu anlayabilmek için Kenya’daki bu küçük köye bakabileceklerini söylüyor. Çünkü mekan ve aktörler hâlâ oradalar.
2009 yılında, Vosshall’in laboratuarında post-doktorasını yapan Carolyn McBride bir grup araştırmacıyla birlikte bölgeye gidip örnekler toplamış. Ekip, damlalıklar kullanarak önce ormandaki ağaç kovuklarından sonra da insanların evlerinde toprak ve metal kaplardan örnekler toplamış. Laboratuvara dönüp deneyler yaptıklarında yıllar önce elde edilen bilgilerin doğruluğunu onaylamışlar. İç mekanlardan alınan örneklerden yetiştirilen sivrisinekler açık kahverengi olanlarıymış ve yapılan deneylerde denek hayvanları yerine insanları ısırmaya meyilliymişler.
Araştırmacılar laboravuarda sivrisineklerin genleriyle oynayarak birçok yeni değişik tür üretmişler. “Torun” sivrisineklerin koku tercihlerinin ne olacağını gözlemişler. İnsan kokusunu sevmeye neden olan 14 gen tespit etmişler. Bunların içinde özellikle bir koku algılayıcı gen -Or4- , göze çarpıyormuş. Vosshall, Or4’ün insan bedeninden yayılan kokudaki bir aromayı tespit ettiğini düşünüyor. Bunun ne olduğunu anlamak için yapılan çalışma sonucu bunun “sulcatone” adındaki bir kimyasal olduğu açığa çıkarılmış. Bu madde insanlara kendi özel vücut kokularını sağlıyor. Elbette insan kokusu seven sivrisineklerin tercihlerini etkileyen başka etkenler de var. Araştırmacılar bu konudaki çalışmaların devam etmesi gerektiğini söylüyor. Vasshall, sivrisineklerin binlerce yıl önce insanları seçmesinin onlara aslında son derece konforlu bir hayat sağladığını da ekliyor sözlerine.