Aşk ya da mutluluk hormonu olduğuna inanarak oksitosinli spreylerin peşinden koşuyorsanız bu haberimizi, sonuna dek dikkatle okuyun. Belki de bütün uğraşınız boşadır…
Beyinde üretilen, oksitosin denen bir biyokimyasal geçtiğimiz yıllarda, “aşk”; “mutluluk”; “bağlılık” hormonu gibi nitelemelerle popüler kültürde yerini aldı. Hoşunuza giden işlevi seçebilirsiniz; ancak araştırmalar önemle uyarıyor: bu seçenekler bir kurgu olabilir.
Oksitosin denen kimyasal maddenin doğum sırasında kasılmaları üretmede ve bebek emzirmede yardımcı rol oynadığı, yüzyılı aşkın bir süreden beri, zaten biliniyordu. Doksanlı yıllarda yapılan deneyler; tekeşli davranışa sahip çayır farelerinin bir ömürlük eş seçiminde, oksitosin’in öncülük edici bir özellik gösterdiğini ortaya çıkardı. İzleyen çalışmalar da çeşitli hayvanlarda ve insanlarda, güven ve sosyal etkileşmeler üzerinde kimyasalın katkısının olduğunu kanıtlandı.
Farelerle yapılan çalışmaların ardından 9 aminoasit peptit’e* olan ilgi çoğalmaya başladı. Bir TED konuşmasında, ekonomist Paul Zak; güven, empati ve ongunlukla olan bağlantısı nedeniyle oksitosin’i “erdem molekülü” olarak niteledi. İşte ne olduysa bu konuşmadan sonra oldu!
“İşini kendin yap” sloganının arkasına sığınmış, İnternet’in beyin-makyajcı pazarı bunu bir mem’e** dönüştürdü. Vero Labs adlı bir şirket, 2006’dan başlayarak, “mucize molekül” sloganıyla oksitosin içeren sprey şeklindeki “Connekt” marka ürününün tanesini 79 USD’den satar hale geldi. Sözüm ona sprey, kişisel ilişkilerinizi geliştirme; işyeri bağlarını güçlendirme; güven geliştirme; kişisel farkındalığınızı olumlu yönde yükseltme; daha çok empati deneyimi kazandırma” gibi sosyal davranış becerilerini geliştiriyorMUŞ!!!
Belki biliyorsunuzdur, feremon aynı türün üyeleri arasındaki sosyal-davetkar ilişkileri düzenleyen bir kimyasal salgı. Farelerde cinsel çekiciliği çoğaltığı gösterilmiş; ama, “insanda çiftleşme davranışını tetikleme rolü oynar” görüşü hala şiddetle tartışılıyor.
Feromon da nereden çıktı demeyin! Çünkü bu uyanık şirket, feremonlarla oksitosin’i birleştirerek, kadınlar ve erkekler için Attrakt adlı spreyini piyasaya sürdü. (Aman dikkat! Üzerinde çalışma yapan araştırmacılar oksitosin’in, insanda uzun süreli kullanımına ilişkin yeterince çalışma yapılmadığını söyleyerek, olası müşterileri bu ürünlerden uzak durma konusunda uyarıyor.)
Pazarlama ve plaseboların tümü, böyle değil elbette. Araştırmalardan elde edilen sağlam bir kanıt, oksitosin’in ve oksitosin’le ilişkili bir molekül olan vazopresin’in çeşitli sosyal davranış türlerini geliştirdiğini düşündürüyor. Bir çalışmada, yatırım oyununa bulaşmış katılımcılar, şöyle bir havayı kokladıktan sonra büyük miktarda paraları bir yatırım bankacısının kucağına döküvermiş. Yenidoğan bebekleriyle yaşamaya henüz alışmış ebevenyler üzerinde yapılan bir çalışmada da oksitosin düzeylerinin yüksek olduğu görülmüş. Bir oksitosin spreyinin otizm tanısı konmuş genç çocuklardaki sosyal bozuklukların giderilmesine yardım edip edemeyeceğini araştıran çalışmalar da şu anda değerlendirme aşamasındaymış.
Oksitosin’in cinsel arzuyla ilişkilendirilen öteki yüzü, pek de şirketlerin şişirdiği gibi değilmiş. İzleyenler anımsar belki, romantik komedi türünde 1992 yapımı, “Aşk İksiri no: 9” Türkçe adlı filmin aşk hakkında insan üzerinde yaratacağı etkiden, çok daha düşükmüş oksitosin’in etkisi. Chicago, Northwestern Üniversitesinde yapılmış bir son araştırma, örneğin yöneticinizin öteki çalışanların önünde sizi azarlaması gibi sosyal bir deneyimden doğan kötü anının, oksitosin tarafından daha da derinleşen sıkıntı ya da üzüntülere yol açtığını kanıtlıyormuş. Hatta, oksitosin sosyal grubunuza dahil olmayan öteki kişilere karşı saldırganlık ve şiddet içeren davranış olasılığınızı da arttırabiliyormuş.
Oksitosin’in sosyal ilişkiler üzerine bir etkisi olduğu su götürmez bir gerçek; ancak bu etki, çok büyük ölçüde içinde bulunulan duruma bağlı. Amerikan Psikoloji Derneği’nin “Bilim İzliyor” yazılarından biri; oksitosin’in sosyal ilişkileri düzenlemede değişmez bir rolü olduğuna ilişkin yüceltmeye karşı, bilimcilerin yaptığı uyarılarından ikisine özellikle dikkat çekiyor:
İlki: “Oksitosin aşk hormonu değil.” diyen, Emory Üniversitesi’nden Larry Young’a göre, o yalnızca bütünleşik sosyal yardım sitemimize gelen bilgiyi düzenliyor ve daha yüksek duyarlılıkta bilgiyi incelememizi sağlıyor.
İkincisi: Los Angeles’taki California Üniversitesinden Shelley Taylor da “Hormonların psikolojik tutumları olmaz.” diyor. Taylor’a göre, bir psikolojik tutumu bir hormona eşlemlemek berbat bir fikir.
Sözün özüne gelirsek; araştırmalar insanların aşka ya da mutluluğa yoğunlaşmak için oksitosinli spreyleri kullanmasının karşılığı ve anlamı olmadığını gösteriyor.
* Peptit: Alfa-amino asitlerin birbirine bağlanmasıyla oluşan kısa polimer.
** Mem: Bir kültürde kişiden kişiye aktarılarak geçen fikir, davranış ya da bilgi parçalarına denir. Sosoyolojik gen olarak da bilinir. Genlerin biyolojik aktarımı gibi, memler de kişiden kişiye sosyolojik yollarla aktarılır.