Bir zamanlar dünya haricinde su olduğunu düşünmediğimiz güneş sisteminde, okyanuslar barındıran uydular keşfediliyor. Daha önce Satürn’ün uyduları Titan ve Enceladus’un, Jüpiter’in uyduları Ganymede ve Europa’nın, hatta Pluto’nun da yüzey altında okyanus gizlediği düşünülürken, listeye yeni bir ek yapıldı.
Bugüne dek Satürn’ün en içteki uydusu Mimas’ın meşhur olduğu iki konu vardı: İlki Güneş sistemindeki en ufak uydu olan Mimas’ın kütleçekim etkisi ile neredeyse pürüzsüz küre biçimiydi. İkincisi de Herschel adı verilen devasa krater ki bu krater yüzünden Mimas, Yıldız Savaşları dizisindeki Ölüm Yıldızı’na (Death Star) benziyor.
Çoğu ay gibi Mimas’da, hep bir yüzünü bağlı olduğu gezegene, Satürn’e çevrili tutuyor. Ancak tıpkı bizim ayımız gibi Mimas da yörüngesi çember değil, elips biçiminde olduğundan hafifçe kayıyor. Bu kayma sürecine librasyon veya sallantı adı veriliyor.
Cornell Üniversitesi’nden Dr. Radwan Tajeddine, “Sallantıları gözlemek gökcismi içinde ne olup bittiği hakkında yararlı bilgiler sunuyor,” diyor. Satürn’ün yörüngesindeki NASA’nın fırlattığı Cassini uydusu, Mimas’ta böylesi bir sallantının 6 km’ye eriştiği bilgisini ulaştırdı. Bu beklenenden iki kat büyük oranda.
“Bu durum, kraterle kaplı küçük ayın düşündüğümüzden de karmaşık bir yapıya sahip olduğuna işaret ediyor,” diyor Tajeddine. Dr. Tajeddine kendi çalışmasını “içinde ne var diye hediye paketini sallayan bir çocuğa” benzetiyor.
Dr. Tajeddine, Science dergisindeki makalesinde Mimas’daki önce bu duruma dair iki açıklamayı ele alıyor: Birincisi Mimas’ın içinin sıvı olması, ikincisi ise uydu çekirdeğinin bir yönde uzun olması.
Kendisi bu iki açıklamayı da tatminkâr bulmuyor, dahası Mimas’ın yörünge analizleri de böylesi bir durumu açıklamıyor: Bir yönde uzun olan uydu çekirdeğinin, yavaşça yuvarlak hale dönüşmesi beklenir; Mimas ise dört milyar yaşında, bu çekirdeğin küre haline getirecek süreyi sunuyor. Ancak yüzey altındaki bir okyanus da aynı şekilde tuhaf bir açıklama teşkil ediyor gibi. Bu kadar ufak bir gökcisminin oluşum sırasındaki ısısını çok uzun süre önce kaybetmiş olması gerekir, radyoaktivite ile dahi suyun sıvı biçimde kalmasına yetecek ısı oluşmuyor. Gelgit ısınması Mimas’ın içinde var olan buzu eritecek enerjiyi sağlayabilir; ancak Mimas’ın küre biçimi yörüngeden kaynaklı böylesi bir enerji üretimine müsaade etmiyor. Diğer yandan, Enceladus ve Europa gibi aylardaki okyanuslar, yüzeyin her yerinde olmasa da bir kısmında kraterlerin izlerini silmiş; Mimas’ta böylesi bir durum gözlenmiyor.
Duruma getirilecek bir açıklama Mimas’ın yörüngesinin yakın zaman önce daha esnek olduğu, dolayısı ile yörüngedeki değişimin ısı etkisinin tümüyle kaybolmadığı. Benzeri bir diğer açıklama ise yörüngesi beklenenden daha fazla ısı üreten Enceladus için önerilmişti.
Tajeddin daha çok veri edinilmesi ile bu duruma açıklama getirilebileceğini düşünüyor. Elde edilecek veriler, Mimas’ın tuhaf ısı örüntüsüne olduğu kadar, güneş sistemindeki kütleye oranla en büyük krater olan Herschel’in de oluşumunu da açıklayabilir. Normalde böylesi bir meteor çarpmasının Mimas’ı tümden yok etmesi beklenirdi.
Kaynak:
http://www.iflscience.com/space/even-tiny-mimas-may-have-ocean
http://www.sciencemag.org/content/346/6207/322.abstract?sid=be64ee5a-e7a6-435e-bbac-b3a8505f67bf