Yeni bir araştırmaya göre, giderek büyüyen kaçak organ ticaretini durdurmak için, ülkeler birlikte çalışmak zorunda.
GÖRSEL: Sam Pilgrim’in çiziminden.
Uluslararası kabul edilmiş hiçbir tanımı olmamasına karşın, insanların organlarını vermek üzere kandırıldığı; ya da, kendilerinin kazanç güderek sattığı ama anlaştığı bedelin kendisine ödenmediği durumlar organ kaçakçılığı olarak tanımlanıyor.
Leeds Üniversitesi, Sosyoloji ve Sosyal Politikalar Okulundan Dr. Ana Manzano, organ kaçakçılığı üzerine yaptığı araştırmasında, ülkeleri sorunla yüzleşmeye ve uyum içinde, ivedilikle birlikte mücadele etmeye çağırdı.
Dünyada dolaşan organ miktarının hiç kimse tarafından tam olarak bilinmediğini söyleyen Manzano, bu konular ele alınmadıkça ve ülkeler kaçakçılara karşı sert önlem almadıkça, organları kaçırılan çok fazla sayıda insanın öleceği uyarısını yaptı. Manzano, kendi ülkesi İngiltere’nin de Dünya Sağlık Örgütü’nce alıcı ülke olarak belirlendiğini; ama orada bile, boyutların nereye ulaştığının bilinmediğini söyledi.
Transplantation dergisinde yayınlanan araştırmasında Manzano, organ ticaretinin ya da kaçakçılığının gerçek boyutlarının belirlenmesinin neden zor olduğunu ortaya koyan 5 neden sıraladı:
- Organlarını verenlerin, yasal kovuşturma korkusu yüzünden konuşma isteksizliği.
- Ülkeler arasında, organ alımlarının yapıldığı yerlerde verilecek cezaların belirlenmesi ve yasaların tutarlı uygulanmasıyla ilgili bir anlaşma bulunmaması.
- Cerrahların yüksek statüsü: Bazı cerrahların, meslaktaşlarınca düzenleyici kurullara şikayet edilse bile, yakalanmış olmaktan öte hiç ceza almayacaklarını bildiğinden yasadışı nakilleri gerçekleştiriyor olması.
- Organ kaçakçılığı suçlarının doğası gereği, kaçakçıların organların izlenmesini zorlaştıran ülkelere yayılması.
- Sigortacıların, nakil yapılmış hastaların tamamlayıcı tedavi giderlerini ödeyerek organ kaçakçılığının çoğalmasında bir etken olması.
Manzano’ya göre, bu etkenlerin bir aradalığı özellikle, yasal işlemle örtbas edilen yasadışı organ alımlarının olduğu yerlerde, organ aklama uygulamalarının yaratılmasına yol açtı. Oysa ülkeler, izleme bakımı talep edilmişse yurtdışından organ alan alıcının bildirilmesini zorunlu kılan İspanya gibi ülkeleri örnek almak zorunda. Manzano, ülkelerin bu sorunla ilgili hiçbir şey yapmamaları halinde, sonuçların hem alıcılar hem de vericiler için felaket olabileceğini, bu alışverişin sonunda onların önemli sağlık sorunlarıyla karşılaşacaklarını; bunlarla ciddi bir şekilde uğraşmak zorunda kalacaklarını vurguluyor.