Sakız çiğnemeyi sever misiniz? Eğer yanıtınız evetse, dünyada sakız çiğnemeyi seven milyonlarca kişiden birisiniz demektir. Günümüzden yüzlerce yıl önceye dek dayanıyor sakızın tarihi. Günümüzde renkli renkli, hoş kokulu, lezzetli çikletler var. Geçmişte bu kadar albenili olmasa da insanlar sakız çiğniyor ve bundan zevk alıyorlardı.
Sakız sözcüğü aslında bitkilerin içindeki reçineli sıvıyı anlatmak için kullanılan bir sözcüktü. Osmanlı devletinde Sakız Adası’ndaki ağaçlardan elde edilen reçineyle bir çeşit şeker yapılır, çeşitli meyvelerle tatlandırılırdı. Ne var ki bu yöntem bir süre sonra unutuldu ve 18 yüzyılda dek bir daha hatırlanmadı. Kenger otundan elde edilen sakızsa günümüzde bile hâlâ bilinir ve çiğnenir. Kengerin gövdesine bir çizik çizilir ve içindeki sıvının dışarı akması sağlanırdı. Bu sıvı dışarı aktığında donup sertleşir, ancak çiğnendiğinde yeniden yumuşardı.
Sakızı piyasadan kaldıran çikletlerin üretimiyse sentetik kauçuk ve lastik üretimiyle başlar. Aztekler, Meksika ormanlarında yetişen “sapodilla” bitkisinin kurutup çiğnedikleri özsuyuna “çictli” adını veriyorlardı. “Çictli” çiğneme alışkanlığı olan Meksikalı general Antonio Lopez de Santa Anna, emekli olduktan sonra New York’a yerleşti. Burada tanıştığı buluşçu Thomas Adams’a “çictli”yi tanıttı. Bu, çikletin doğuşunun ilk adımıydı. Buluşçu aslında o sıralarda ucuz sentetik lastik yapma peşindeydi, ne var ki bunda başarılı olamıyordu. Adams, çikletin kendisine sentetik lastik sağlayamayacağını anladığında o zamanlar herkesin severek çiğnediği ve çok yaygın olan parafin parçaları yerine çikleti pazarlamaya karar verdi. Çiklet, 1871’de piyasaya sürüldü. 1875 yılında John Colgan çikletlere o zamanlar öksürük şuruplarında kullanılan ve Güney Amerika’dan getirilen bir ağacın aromalı reçinesini kattı. İlk naneli çikletlerse 1880 yılında üretildi.
Çiklet üretiminde gelişim biraz da kimyanın gelişmesiyle ilerledi. Kimya bilimindeki gelişmeler, sakızın içine katılan doğal maddelerin yapay maddelerle yer değiştirmesine neden oldu. Bu maddeler, sakızları renkli, daha hoş kokulu ve aromalı, aynı zamanda daha esnek bir hale soktu. Sakızın esmek olması balon yapmayı kolaylaştırıyordu. Sakızdan balon yapan ilk kişinin Walter Diemer olduğu söyleniyor. 1928 yılında çalıştığı şirkette mali işlerle uğraşan biri olan Diemer, aslında kimyadan hiç anlamazdı. Uygun formülü bulup daha güçlü ve daha esnek bir sakız üreterek, balon yapılıp patlatılmasına olanak verdi.