“…nedir ki buse, Biraz daha yan yana yapılan bir vaattir.
Yemindir kanmayana.
Bir itirafın candan bir delil bulmasıdır;
Sevişmek mastarının gül pembe noktasıdır.
Bir şiirdir ki söylenir ağza, kulak yerine…
Bir gönül hazzıdır ki hep derinden derine
yayılır. Bir visaldir karanfil lezzetinde.
Dudakların ucundan ruhu tatmaktır biraz.”

Ünlü yazar Edmond Rostand, Cyrano de Bergerac adlı eserinde öpücüğü böyle anlatıyor. Çok romantik. Fakat işin içine bilim girdiği zaman bu romantizm biraz sekteye uğruyor. Çünkü aşıkların öpücüğü biraz da tükürük transferi demek. Araştırmacılar ateşli bir öpücüğün ardından 80 milyon bakterinin ağızdan ağıza geçtiğini söylüyorlar. Günde dokuz kez öpüşen çiftlerinse ağızlarında artık birbirine benzer bir bakteri faunası oluşuyor.

Vücudumuzda 100 trilyondan fazla mikrop yaşıyor; kimileri sindirimimize yardım ediyor, kimileri sağlığımızla oynarken kimileri de sağlıklı kalmamızı sağlıyor. Yalnızca ağzımızda 700 farklı bakteri çeşidi bulunuyor. Bizimle ortak yaşam süren bu mikro organizmaların tümüne mikrobiyom adını veriyoruz.

Herkesin mikrobiyomu farklı. Genetik yapımıza, beslenme tarzımıza, yaşımıza göre farklılıklar taşıyor. Hollandalı bir mikrobiyolog olan Remco Kort ve çalışma arkadaşları ağızdaki mikroboyomlar üzerine bir çalışma yürütmüşler. 21 çiftle yapılan deneyler göstermiş ki özellikle Fransız öpücüğü tarzında öpüşen çiftler tükürük yoluyla birbirlerinin ağız mikrobiyomlarını paylaşıyorlarmış. Ulaşılan en yüksek paylaşım, tek bir öpücükle 80 milyon bakteri olmuş. Öpücük sıklığı arttıkça çiftlerin ağızlarındaki mikrobiyom çeşitliliği bir süre sonra değişiklik göstermemeye başlamış. Çiftler ağızlarında birbirlerine benzeyen faunalara sahip olmuşlar.