Evet, aslında telepati değil. Baştan söylemek gerek: Telepati, zihinden zihine iletişim, böylesi özellikler insanlarda kurguda mevcutsa da bilim böylesi bir beceriyi insanlarda kaydetmedi. Ancak bilimin olanakları dâhilinde telepati gerçekleşti demek doğru.
Harvard Tıp Okulu Beth Israel Deaconess Tıp Merkezi, İspanya’dan Starlab Barcelona, Fransa’da Axilum Robotics bugün yaptıkları ortak açıklamada, 8000 kilometre uzaktan başarı ile bir beyinden diğer beyine ileti aktardıklarını belirttiler.
Ekibin basın bildirisinde Harvard’dan Alvaro Pascual-Leone şöyle diyor: “Bir beyindeki etkinliği okuyup diğer bir kişinin beyin etkinliğine yerleştirerek , iki kişi arasında doğrudan iletişim kurulup kurulamayacağını; hatta bunun halihazırdaki iletişim yollarının güçlendirilmesi ile büyük fiziksel mesafeler aşılarak yapılıp yapılamayacağını bulmak istiyorduk. Böylesi bir yol elbetteki Internet. Bu yüzden şu soruya geçtik: “Acaba internette konuşma veya yazma işini atlayıp; biri Hindistan’da diğer Fransa’da olmak üzere birbirine uzak yerlerdeki iki kişi arasından doğrudan beyinden beyine iletişimi gerçekleştirebilir miyiz?”
Ekip, dünyada ilk kez gerçekleşen bu başarıya katılımcılardan birini (çalışmadaki adı “verici”) elektrod-tabanlı beyin-bilgisayarı (BCI) adı verilen bir cihazla imza attı. Bu cihaz, katılımcının başında duruyor, katılımcının beynindeki elektrik sinyallerini yorumlayıp “Bacon şifresi” (Francis Bacon’a ait bir şifreleme yöntemi) ile ikili koda, yani sıfır ve birlere çeviriyor. Bu bilgisayardakilere benzeyen, ancak daha sıkıştırılmış bir kodlama sistemi.
Popular Science’dan Francie Diep’e sistemi şöyle tarif ediyor: “Verici, düşüncelerini kullanarak ikili kodu dizüstü bilgisayarına giriyor. Bunu da düşünceleri ile beyaz bir daireyi ekranın farklı köşelerinde gezdirerek yapıyor. (Üst sağ köşe “1” değerinde iken, sağ alt köşe “0” değerinde” Bu işlem sürecinde farklı laboratuvarlarda geliştirilmiş teknolojinden yararlanılıyor; bu teknolojiler felç geçirmiş kişilerin bilgisayar imleçlerini veya robot kolları kullanmalarını sağlıyor.”
Kod bilgisayara yüklendikten sonra, internet vasıtası ile diğer katılımcıya (“alıcı”) aktarılıyor. Bu kilide de bir cihaz var: bilgisayar-beyin arayüzü (CBI). Bu cihazsa bir robotik kol idaresinde elektrik atımlarını doğrudan alıcının kafasına gönderiyor; bu sayede “alıcı” aslında var olmayan fosfenler, yani gözümüzü ovunca gördüğümüz türden ışıklar görmüş oluyor.
Diep, “Alıcı makine vericinin ikili kodunu internet üzerinden alır almaz, makineler çalışmaya başlıyor diyor. “Makinenin robotik kolu harekete geçip, alıcının kafatasında farklı noktalara fosfen yolluyor. Beliren fosfenlerin konumu, örneğin vericinin iletisindeki 1lere tekabül ediyor; diğer noktada beliren ışık çakmaları ise “0”lara tekabül ediyor.”
Alıcıların ışık çakmalarını 0 ve 1lere nasıl çevirdiği tam açık değilse de ele bir kalem kağıt alıp bir köşeye yazarak da yapılabilir.
Bu deneyin, şu aşamada teknolojik uygulamaları belirsizse de oldukça büyük bir başarı.
Peki alıcı-verici arasındaki iletiler mi neydi? Çok basit. “Hola” (Merhaba) ve “Ciao” (Güle güle).