Eriyen kutup buzullarını keşfederek bilimcilere katkı sağlayan yunus balığı benzeri robot okyanus planörleri, okyanusun derinlerinden bazı önemli bilgileri yeniden anımsatıyor: Batı Antarktika kıyılarındaki buz tabakalarının erimesinin nedeni girdap akımlarıyla ortaya çıkan türbülans.

Batı Antarktika kıyılarındaki buz tabakaları hızla eriyor ve bunların çökmesi sürerse deniz seviyesinin en az 3 metre yükseleceği öngörülüyor. Bilimciler, erimeye neden olan asıl etken olduğunu düşündüklerinden, kıyılara yakın ılık suları çok dikkatle izliyor.

Hemen belirtelim ki, sıcak su-buzul etkileşmesinin tam olarak nasıl gerçekleştiği, uzun zamandır bir sır olarak kalmıştı. Ancak, şimdilerde, ABD-California Teknoloji Enstitüsü’nden bilimciler, yunus balığını taklit eden üç robotun yardımıyla, Antarktik buzulunun erimesiyle ilgili bazı önemli bilgileri elde etti.

Şişe burunlu yunusların boyutuna benzer şekilde, 2 metre uzunluğundaki planörler 2012’de, sıcaklık ve tuzluluğu ölçmek üzere Antarktika Weddell Denizi açıklarında, derin bölgelere konuşlandırıldı. Okyanus akıntılarının planörleri kaydırmasıyla geçen iki aydan sonra, planörler, Antarktik Denizi’nin kıyılarına ulaşan ve kıyısal buzulların erimesine yol açan girdap akıntılarını (sıcak su girdapları) keşfetti.

Yakınlarda, Nature Geoscience dergisinde yayınlanan bulgular; buzulların ne kadar hızla erimekte olduğunu ve erimenin okyanus düzeyinin yükselmesinde ne kadar etkili olacağını şekillendirmede bilmcilere katkı yapacak.

Araştırmanın lideri Andrew Thompson; yaptığı basın açıklamasında, “Girdaplar okyanus akıntılarının neden olduğu dengesizliklerdir; bunların okyanus üzerindeki etkilerini, kahve karıştırmakta kullandığınız kaşığın karıştırma sırasında oluşturduğu etkilerle sık sık karşılaştırırız: Kahveye biraz süt katıp, sonra karıştırırsanız, kahveyle sütün birbirine karışmasındaki yeteneğinizi arttırmış olursunuz; işte girdapların yaptığı şey de bu. Girdaplar da ısıyı ve öteki özellikleri karıştırma işinde çok başarılı.” diyor.

Geçmişte, araştırmacılar okyanus verilerini toplamada gemileri kullandı, ancak bu yöntem pahalı ve sınırlıydı. Planörlerse enerjisini aküden alıyor ve son derece enerji verimli; Bu da büyük gemilerin yapabildiğinden çok daha uzun dönemler için, okyanusun örneklenebileceği anlamına geliyor.

Akü gücüyle bir pompa, içindeki bir bölmeye su ittiğinde, planörlerin deniz suyunun kaldırma kuvvetinden daha çok ağırlaşmasına ve suya batmasına yol açar; planörler tıpkı yunuslar gibi suyun içine doğru dalar. Yüzeye çıkmak için hazır olduğunda, yükselmesini ve yüzeyde kalabilmesini sağlamak için de su planörün dışındaki bir keseye pompalanır.

Planörün yüzeyde olduğu her birkaç saatte, cep telefonu benzeri bir aygıttan, verileri araştırmacılara aktarır. Böylece topladığı bilgilere bilimcilerin hemen erişmesini sağlar.

Araştırma ekibi, şimdilerde, çok daha gelişmiş bir planör kullanmak istiyor. Çünkü Güney Amerika’nın güney ucu ile Antarktika arasında küçük bir bölge olan Drake Geçidi’ni incelemek istiyorlar. Denizin bu dar uzanan bölümü derin suların yüzeye çıktığı yer olarak biliniyor. Drake Geçidi’nin bu özelliği, onu bilimcilerin atmosfer ve okyanus arasındaki karşılıklı karbon dioksit alışverişini inceleyebilecekleri ideal bir alan kılıyor.

Thompson’a göre Güney Okyanusu, derin suların atmosferi “görebileceği” bir pencere; üstelik başka pek çok nedenle de çok özel bir yer.

Planörlerin yunus edasıyla nasıl çalıştıklarını görmek isterseniz, videoyu izleyebilirsiniz.
[vimeo width=”600″ height=”350″ video_id=”9419281″] GÖRSEL ve VİDEO KAYNAĞI: California Institute of Technology

KAYNAK